31 Aralık 2009

TRT -3, İspanya Basketbol Ligi üstü az Türkiye Ampute Futbol Ligi


TRT'nin neredeyse her kanalı yayın politikaları nedeniyle eleştiriliyor. Tabii ki en çokta futbol başta olmak üzere spor yayınlarına laf atılıyor. Burada bir Hınçal Uluç yazısı daha yazmayacağız fakat TRT - 3'ün program akışına bakmadan da eleştiri yapmanın biraz ağır kaçıtığına değinecegim. Devlet televizyonunun kar amacı güden özel televizyon kanallarının ilgi göstermediği programları yayınlamaları gerektiği konusunda hemfikiriz peki yayınlayıp yayınlamadıklarından bi habermiyiz?  Yoksa bu kanalları sadece maç özetleri için mi açıyoruz. Türkiye kupası ve Bundesliga'yı gösterecekler diye yorum yapmayan kalmadı. Hele İspanya basketbol ligi maçlarını aldıkları için yerden yere vuruldular. Peki bu kupalardan maç göstermeden önce hiç bu kanalları açtık mı? Bunlar ne yayınlıyor diye baktık mı? 

Büyük bir olasılıkla bakmadık. O zaman TRT-3'ün Ampute Futbol Ligi maçlarının özetlerini verdiklerini de bilmiyoruzdur ya da Milli Buz Hokeyi takımının maçından bir görüntü görmemişizdir. Bu liste; voleybol, hentbol ve bunlar gibi bir çok seyirci bulmada sıkıntı çeken spor dalları ile uzatılabilir. Peki bunları ne zaman farkına varabilecegiz? Özel kanallar bunları göstermeyeceğine göre, bizlerin bu yayınlardan ve bu spor dallarından haberdar olmamızın tek yolu, Almanya Ligi'nden ya da İspanya Basketbol Ligi'nden bir maç var mıdır merakı ile açtığımız TRT-1 veya TRT-3'te maç olmadığında karşımıza çıkmaları. Ödenen paraların makul olması kaydıyla TRT yaptığı çok doğrudur.

30 Aralık 2009

Londra'nın Futbol Takımları

billsportsmaps'te görünce ilgimi çekti. 7-8 milyon nüfusu olan Londra'nın Premier ligte mücadele eden ve etmiş bir çok takımı olduğunu biliyordum fakat stadyum kapasiteleri ve doluluk oranlarının bu seviyede olacağını hiç düşünmemiştim. 15 milyonluk İstanbul'da seyirci sayıları milyonlar ile ifade edilen 3 büyük takımımız ise seyirci bulmakta zorluk çekiyor.

Buradan da 2009 - 2010 Turkcell Super Ligi'ne bakabilirsiniz. 

29 Aralık 2009

Spor Gazetelerinin Tirajları - 2 (İtalya)



Bir önceki postta Türkiye'deki spor gazetelerinin satışlarından bahsetmiş ve İspanya'daki gazete satışları ile karşılaştırmıştık. Şimdi ise İtalya'da durum ne one bir göz atalım. Bildiğiniz gibi İtalya'daki en önemli spor gazetesi pembe sayfaları ile dünya ün yapmış; La Gazetta Dello Sport. Gazetenin, ortalama günlük satışı 335,284 olmakla beraber bu sayı pazartesi günleri 436,563'e çıkıyor. İtalya'daki toplam rakama bakınca da fiyatlar alım gücüne göre çok daha yüksekte olsa satışlar Türkiye'nin epey ilerisinde.

Türkiye (75 Milyon)
Fotomaç - 50 Kuruş - 202.507
Fanatik - 50 Kuruş - 194.690

İtalya (60 Milyon) 
La Gazetta Dello Sport - 1 Euro - 2,20 Lira - 335,284
Corriere dello Sport - 1 Euro - 2,20 Lira - 208.417
Tuttosport - 1 Euro - 2,20 Lira - 112.907

Spor Gazetelerinin Tirajları - 1 (İspanya)

28 Aralık 2009

B Grubu Fikstürü ve Tatil Günleri


B grubunda zevkli maçlar izleyeceğimizi yazmıştık. Fikstür belli olunca, sadece maçlardan yana değil aynı zamanda fikstürden yana da şanslı olduğumuz ortaya çıktı. Bildiğiniz gibi 28-29 Ağustos günleri haftasonuna denk geliyor. 30 Ağustosta ise C ve D grubundaki takımlar dinlendirilecekken diğer iki grupta maçlara devam edilecek. Bugün de Zafer Bayramı'ndan dolayı tatil olacağından; çalışanlar İstanbul'daki grup maçlarının ilk 3 günü izin kullanmaya gerek kalmadan  maçları seyredebilecek. Fikstürün diğer bir avantajı da, gruptaki güzel maçların, özellikle ABD'nin Hırvatistan-Slovenya-Brezilya ile oynayacağı, ilk 3 gün oynanması.  Buradan bütün grupların fikstürünü görebilirsiniz.


Not: Biletler tekrar satışa çıkmış ve halen grup maçları için bilet varmış.

27 Aralık 2009

Six Team vs Pep Team


Her tarihe geçen takımın bir ismi olduğundan, Barcelona basını da yeni takımlarına isim arayışı içinde. Son iki Pep team ve Six Team olarak kalmış. Hem altının hem de Pep'in anımsandığı bir şey olursa daha güzel olur gibi. Oy kullanmak isterseniz, linki burada... Ben, Pep Team'den yanayım yine de...

26 Aralık 2009

Marca - 2009'un En İyi Fotoğrafları


Marca gazetesi, 2009 yılının en iyi spor fotoğraflarını derlemiş. Benim favorim Ballack , buradaki linkten diğer fotoğrafları görebilirsiniz.  

25 Aralık 2009

2009 - Unutulmayacak Anlar - Iniesta



Haber servisleri, 2009 yılı biterken, bu yıla damgasını vuran haberleri, fotoğrafları geçmeye başladılar. Ben de bu bloğun dünyasına damga vuranları size özetliyorum... İşte, ilk ve en önemlisi; Chelsea - Barcelona. İlk maç 0-0 bitmiş, ikinci maçta Stamford Bridge'teyiz. Essien, dakika 10'da Chelsea'yi öne geçiriyor fakat Barcelona'yı destekleyenler gayet sakin. Ne de olsa bir gol bile yetiyor onlar için. 66'ta, Abidal kırmızıyı görünce maçın rengide değişmeye başlıyor. Hele son 10 dakika da Cule'ler o rüyadan uyanıyor ve kendi kendilerine buraya kadarmış demeye başlıyorlardı. Ardından yukarıda ki an geliyor, dakika 90, umutlar bitmiş, ama Iniesta bütün soğukkanlılığıyla topa vuruyor ve 6 kupaya giden yol açılıyor. Gerisi kelimelerle anlatılmaz, izlemek lazım Pep'in taç çizgisi boyunca deparını...Ya bütün herşey tamam da, komşular duvara vurdu benim bağırmama.

24 Aralık 2009

Sabah Gazetesi - Ian Herbert Haberi



Dün, Ian Herbert haberinin çarpıtılarak yansıltıldığını yazmıştım. Tabii ki amacım, Beşiktaş seyircisi ve stadyumu üzerine yazılan övgülerin değerini düşürmek değildi. Asıl göstermek istediğim, gazetelerde ve özellikle onların internet sayfalarında, yanıltıcı haber sayısının artması. Bir fazla tık uğruna herşeyi göze alabiliyorlar artık. Bunu Milliyet.com başlatmıştı. Neredeyse, haberi gereğinden değerli gibi gösterip ana sayfada iki cümle ile merak uyandırıyor ve içeriğine bir paragraf yazı koyuyorlardı.Bir ara altın bile verdiler  daha fazla tıklayanlara. Tek istedikleri daha fazla "tık"lanmak. Bunun işe yaradığını gören diğer gazetelerde aynı yola girdiler.


Yukarıda Sabah gazetesinin Ian Herbert haberi var. Toplasan 5 cümle yok ama her tarafa reklamı eklemişler. Ayrıca, neredeyse her habere eklenen konu ile ilgili gibi gözüküp yarısı alakasız 40-50 fotograf linki de konulmuş. Maksat Beşiktaş'lı futbolseverleri bu haber ile heyecanlandırıp ardından hemen fotolara geçmesini sağlamak ki, nereden bakarsan bak 5 cümlede 40-50 tık demek.

23 Aralık 2009

Ian Herbert gerçekten ne yazdı? (Ölmeden Önce İnönü Stadyumunda ...)


Haberlerde ve bloglarda Independent yazarı Ian Herbert'in son yazısının Türk Futbolu üzerine kalem alındığı ve yazarın ölmeden önce muhakkak İnönü'de maç seyredilmesini  tavsiye ettiği yazıyor. Buradaki linkten yazının orjinalini bulabilirsiniz.Yazıda, herkesin "dream job" dediği futbol yazarlığının zor yanlarından bahsederken, İlk denizaşırı maçının Beşiktaş stadyumunda Beşiktaş-Liverpool arasında olduğunu ve burada Beşiktaş stadyumu (Pele'den alıntılar dahil) ve seyircilerinin performansından (132 desibal) bir paragraf bahsettikten sonra , masa ve tekrarları izleyebileceği bir televizyon olmadığından dert yanarak, işinin zorluklarından bahsediyor. Aşağıda yazının Beşiktaş ile ilgili olan kısmın alıntısını bulabilirsiniz. Bu yazıdan da anlayacağınız üzere yazar, hiçbir yer de ölmeden önce İnönü'de maç seyretmeyi tavsiye etmiyor ve yazının ana konusu da Türk futbolu değil.


"A playground it was not, and it only took four days to discover the fact – in Besiktas, the south central district of Istanbul where Liverpool, a club as close to calamity at that time as at pretty much every time since, arrived badly needing a win in a Champions League group stage game against the Turkish champions.
The local Inonu Stadium is a great place for watching football. They say it’s the only stadium on the planet with a view of two continents and you can see the Bosphorus from the stands, which is why Pele called it the most beautiful place in the world to watch the game. But it’s not a place you’d want to compose your first overseas football script. The rocking, bouncing fans of the “Black Eagles”, as Besiktas are known, boast the record for the noisiest fans on the planet – 132 decibels to be precise, set in a local derby against Fenerbache – and they were aided that night by a lone trumpeter playing in memory of Turkish soldiers killed in a terrorist attack a few days earlier.
All that and no desk. No one promised that every foreign stadium would be kitted out with the TV monitors which, every Saturday afternoon in the Premier League, provide several replays of the momentary blur which can sometimes pass as a goal and there were certainly none in Istanbul. But something more than two wobbly knees to prop up a laptop would have helped."

THY - Barcelona İlişkisi Uzun Sürmeyecek Gibi (6 CUPS IN ONE SEASON)




Barcelona Takımı, dönüş yolculuğunda yine İstanbul'da durmak zorunda kaldı. Eğer THY, İspanyol kurumlar ile sorunları çözmezlerse bu sponsorluk çok uzun sürmez gibi gözüküyor. Bir sonraki maç muhtemel olarak Stuttgart ile oynanacak Şampiyonlar Ligi maçı. Barcelona'dan Stuttgart'a da İstanbul üzerinden giderlerse, bütün dünyada çıkacak haberler ile epey reklam yaparlar! Bu arada, uçağın üzerine hemen 6 kupa resmini ve Bir Sezonda 6 Kupa - Dünya'nın Tek Şampiyonu yazısını geçmişler.

22 Aralık 2009

Kendi Sahasında Avrupa Kupası Kazanan Takımlar - 2 (UEFA Kupası)



Şampiyonlar Ligi'ni kendi sahasında veya kendi ülkesinde kazanan takımları bir önceki postta yazmıştık. Şimdi de Uefa Kupası'nı kendi sahasında kazanan var mı diye baktığımızda, sadece 2002 yılında De Kuip stadyumunda, Borussia Dortmund'u 3-2 geçen Feyenoord'u görüyoruz.
Not: 1998 yılına kadar Uefa Kupası finali iki maç üzerinden oynandığından sadece bu yıldan itibaren oynanan maçları gözönüne aldım.

21 Aralık 2009

Champions League Final - Santiago Bernabéu (Kendi Sahanda Final Oynamak)



Geçen sene Uefa Kupası finali Şükrü Saraçoğlu stadyumunda oynanması belli olduğu zamandan Galatasaray ve Fenerbahçe elene kadar her maçtan önce ve sonra aynı konu konuşuluyordu. Saraçoğlu'nda final oynayacağız! Kupayı Fenerbahçe stadında (Fenerliler için kendi sahamızda) alacağız! Bizim takımlar erkenden elenince bu konuda kapandı ve kurtulduk. Bu sene aynı muhabet, Barcelona ve Real Madrid arasında yaşanıyor. Real Madrid, Bir şampiyonlar ligi kupasının bile Barcelona'nın 6 kupalı sezonunu unutturacağı saflığı içinde her an kendi statlarında oynanacak kupadan bahsederken, Barcelona'lılarda orada alınacak kupanın tadından yenmeyeceğini ballandıra ballandıra anlatıyorlar. 

Bunları sık sık okurken aklıma takıldı. Kolay mı bu kadar bu kupayı kazanmak! Tamam ayrı bir motive unsuru oluşturuyor ama aynı zamanda gereğinden fazla da stress yaratıyor. Merak ettim, araştırdım; alan var mı kendi sahasında oynanan finali diye ve inanmıyacaksınız ama varmış hem de bir tanesi Real Madrid.   


1956 - 1957 : Real Madrid 2 - Fiorentina 0 - Santiago Bernabéu
1964 - 1965 : Internazionale 1 - Benfica 0 - San Siro

Kendi ülkesinde oynanan finallere çıkan ve kupayı kazanan takımlar:
1967 - 1968 : Manchester United 4 - Benfica 1 - Wembley Stadium
1971 - 1972 : Ajax 2 - Internazionale 0 - De Kuip
1977 - 1978 : Liverpool 1 - Club Brugge 0 - Wembley Stadium
1995 - 1996 : Juventus 1* - Ajax 1 - Stadio Olimpico
1996 - 1997 : Borussia Dortmund 3 - Juventus 1 - Olympiastadion


Not: Bu, Santiago Bernabéu'da oynanacak Avrupa'nın en büyük kupasının 4.Finali

20 Aralık 2009

Kayserispor ve Büyük takım olmanın zorlukları



Anadolu takımlarının başarılı olması gerçekten ligimize renk katar, İstanbul'un 3 büyük takımları haricinde de güzel maçlar seyretme şansını ortaya çıkartır diye düşünüyoruz fakat bu her zaman geçerli olmuyor. Kayserispor, İnönü stadına geldiğinde futbol oynamamanın yanında Beşiktaş'ın oynamasına da engel oldu. Neredeyse son 20-25 dakikayı yerde yatırarak geçirdiler ve kalecileri daha ilk yarıda kale vuruşlarında zamandan çalmaya başladı. Bu onların ne kadar kendilerine güvendiklerini gösterse de futbol izlemeye gidenleri ve evde televizyon başında izleyenleri futboldan soğutuyor. Sık sık çok 8-9 kişi ile defans yapan takımların futbola verdiği zarardan bahsediyoruz fakat bu daha da kötü,  burada taktikte yok. Adamlara maçı 60 dakikaya çekelim desen razı olacaklar. 


Aradan haftalar geçti ve Kayserispor aldığı başaılı sonuçlar ile birlikte liderliğe kadar yükseldi. Herkes hakemlerin, medyanın ve ne kadar futbolun içindeki unsur var ise bunların büyük takımlardan yana olduğunu iddaa eder ve doğrudur bir ölçüde de. Yalnız herkes kabul etmeli ki, büyük takım olmakta ve bu yarışta ilerlerken  karşına çıkacaklar ile mücadeler etmekte bir o kadar zordur. Kayserili oyuncular, Antalyalı bir oyuncunun sakatlanmasına bile tahammül gösteremediler. Keşke maç sonrasında Tolunay Kafkas oyuncularına Beşiktaş maçının videosunu seyretse de buraya nasıl geldiklerini hatırlasalardı.

17 Aralık 2009

Pedrito: Pedro Rodríguez Ledesma


Pedrito'nun dünkü başarısından sonra, bütün spor basını ondan söz ederken biz de onun hakkında biraz daha bilgi sahibi olduk. Tenerife doğumlu Pedrito, yine kanarya adaları takımlarından biri olan San Isidro'nun alt yapısında futbola başladıktan sonra, 16 yaşında A takıma çıkarak İspanya 3. Liginde oynamaya başladı. Yine aynı yıl Barcelona tarafından keşfedildi. Sonrasında her şey epey hızlı gelişti, önce Barcelona C takımnına yükseldi ardından Pep Guardiola'nın isteği üzerine B takıma alındı. Yukarıdaki resimde Pedro'yu Messi, Pique ve Cesc'in olduğu takımda Katalunya Kupasını kazandığı yıl görüyoruz. Pep'in Barcelona A takımı'nın başına gelmesinden sonra, Pedro'da takımda yer bulma şansı yakaladı ve bu sene de takımın vazgeçilmez oyuncularından biri oldu.Kendine güvenenleri de oynadığı oyunla mahçup etmemiş oldu.
 

16 Aralık 2009

Pedrito Tarihe Geçti


Küçükken bile çok göze battığından herkes altyapıda Messi kadar ondanda bahsediyordu. Adı da Küçük Pedro anlamına gelen Pedrito olarak konuldu. Messi, Pique gibi 1987'ler grubundan. Her ne kadar onlar kadar hızlı çıkamasa da A takıma, çıktığı sene de rekorları yerle bir etti. 

Bu gece attığı gol ile tarihte ilk defa aynı sezonda 6 farklı kulvarda gol atan oyuncu oldu. Bunlar; İspanya Süper Kupası, Avrupa Süper Kupası, Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi, La Liga ve bu gece Dünya Kulüpler Şampiyonası. Bu 6 kulvarda aynı sezonda oynayan futbolcu sayısının bile ne kadar az olduğunu düşününce bunları her birinde gol atan bir tane daha oyuncu zor çıkar kısa zamanda.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası ve B Grubu



2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda oynanacak grup maçları biletleri bildiğiniz gibi, Avrupa Şampiyonası sırasında indirimli olarak satışa çıkmıştı. Her zaman alsak mı almasak mı diye kararsız kalan ben, İstanbul grup maçları için bilet alarak, ilk defa çok doğru bir karar vermişim. Kura çekiminden sonra ABD'nin grup maçlarını İstanbul'da oynayacak olması belli olduğundan beri biletlere inanılmaz bir talep var hatta şu an itibari ile biletlerin bittiği bile söyleniyor. 


B Grubunda; Brezilya ve Slovenya gibi iyi takımlar olduğundan sağlam maçlar seyredeceğimizi umuyoruz. Hırvatistan'da epey iyi bir takım. Grubun en zayıf takımı her ne kadar Iran olsa da, ABD ile oynayacakları maç bile politikanın spora karışacak olmasından dolayı çok ilginç bir hal alabilir. Bir bakarsınız; Obama ile Ahmedinejad maçı beraber seyrederek, Türkiye'nin siyasi sorunlarını spor karşılaşmaları ile çözmesi yöntemini kullanabilirler.

Tribün Temizlemek - 5 (Sadece Numaralı mı Temizleniyor?)


Yıldırım Demirören, şu ana kadar yapamadığı "tribün temizliğine"  keşke koltukları temizlemeden başlasa. Gerek sonbahar gerek ilkbahar aylarında, gazete kağıdı veya poşetlerle idare ediyoruz fakat yağmurlu kış günlerinde Yeni Açık'ta maç seyretmek gerçekten işkence. 

Öncelikli olarak, tribüne numaralı tarafında da girseniz Kapalı tarafından da ayakkabınızın yarısına kadar çamura bulanıyorsunuz. (Tabii ki botunuz varsa) Yoksa tamamen çamur. Buradaki bir kaç metrekare yeri betonla düzleştiremezler mi? Böylece; ne gölcükler olur ne de çamur. Kapıdan içeri girince de sıkıntı bitmiyor. Bu koltukların daha bir kere sildiklerini görmedim. Yağmurun ıslaklığından çok çamur ve pislik kaplı. Maç günleri 10 kişiyi tam mesai tutsalar, koltukların çoğu oturulabilecek düzeyde olur. Bunun sürü ile olan ve pek faydası olmayan güvenliğe verilen paranın yanında pek bir maliyeti olmaması gerekiyor. 


Stadyumdan çıkarken daha da bir kargaşa olduğundan, artık ne çamura basmamaya ne de gölcüklere girmemeye özen gösterebiliyorsunuz. Yıldırım Demirören sadece taraftar gözünde iyi gözükmek için stadı büyüteceğim diye ortalıkta konuşup rezil olacağına şu anki stadımızın sorunlarını çözse daha fazla faydası olur.
 

14 Aralık 2009

Beraberlik Küçük veya Eşittir Yenilgi (Son 21 Yılda alınan beraberlikler)




Beraberlik her ne kadar 1 puan getirse de, götürdüğü 2 puan çok daha fazla etki yaratıyor.  Her zaman yenilmektense, berabere kalmanın daha iyi olacağı görüşü sahiptir fakat bire bir rakibinle oynayınca geçerli olan bu görüşü, ligin bizden daha zayıf takımlarına karşı kullanamayız. Takım olarak defansa yönelik bir kadro ve oyun anlayışı ile çıkınca beraberlik; karşı takımların da defansif oynaması ile alınabilecek 2 sonuçtan biri olduğundan, bu alınan 1 puanın pek bir değeri olmaması gerekir. 

Aşağıda son 21 yılda bir sezonda alınan beraberlik sayılarını bulabilirsiniz. Bunları bu sezon 16 maçta alınan 5 beraberlik ile karşılaştırdığımızda gerçekten çok fazla olduğunu fark edeceksiniz. Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta da; ikinci yarı direk rakiplerimizin 3 tanesi (Fenerbahçe, Kayseri ve Bursa) ile deplasmanda oynayacakken sadece Galatasaray ile kendi sahamızda oynayacağız. Ligdeki diğer takımlara karşı risk alıp ofansif oynamazsak, bu beraberliklerden gelen 1 puanları hiç aramayacağız.
Yıl
Maç
Beraberlik
2009
16
5
2008
34
8
2007
34
4
2006
34
7
2005
34
9
2004
34
9
2003
34
8
2002
34
7
2001
34
8
2000
34
7
1999
34
6
1998
34
8
1997
34
9
1996
34
8
1995
34
3
1994
34
7
1993
34
6
1992
34
9
1991
34
7
1990
34
9
1989
34
6

12 Aralık 2009

Spor Gazetelerinin Tirajları - 1 (İspanya)

Türkiye'deki gazete tirajlarının, gazete fiyatlarının çok düşük olmasına rağmen yerlerde süründüğünü herkes biliyordur. Spor gazetelerindeki durumun ne kadar kötü olduğunu görmek için küçük bir araştırma yaptım. Aşağıdaki rakamları resmi kaynaklardan açıklananlardan almaya çalıştım. Ülkemizin yaklaşık yarı nufüsüne sahip İspanya'da spor gazetelerinin fiyatları bizimkinin 4 katından daha fazla olmasına rağmen, orada günde yaklaşık 700 bin spor gazetesi satılırken, Türkiye'de bu rakam yaklaşık olarak 400 bin.

Türkiye (75 Milyon)

Fotomaç - 50 Kuruş - 202.507
Fanatik - 50 Kuruş - 194.690

İspanya (46 Milyon)

Marca - 1 Euro - 2,20 Lira- 287.641
As - 1 Euro - 2,20 Lira- 209.585
Mundo Deportivo - 1 Euro - 2,20 Lira- 100.737
Sports - 1 Euro - 2,20 Lira- 99.067

11 Aralık 2009

Barça, Türk Hava Yolları ile uçacak.

Türk Hava Yolları (THY) Yönetim Kurulu, dünyanın en gözde kulüpleri arasında gösterilen Barcelona futbol takımının sponsorluk teklifini kabul etti. Üç hafta içinde imzalanması beklenen anlaşma ile Barcelona'nın 3 yıl 'resmi taşıyıcısı' unvanını THY alacak. Büyük ses getirecek sponsorluk anlaşmasına giden yolda ilk görüşme geçen ay yapılmıştı. THY yönetimi, Barcelonalı yöneticilerin sunduğu sponsorluk teklifini geçen hafta kabul etti.

İspanyol yetkililer, THY'den Şampiyonlar Ligi deplasman maçları ile 2010'da Asya'da düzenlenecek ticari turlar için uçak talebinde bulundu. Görüşmede ayrıca, THY'nin, Barcelona'nın 'resmî taşıyıcısı' olması konusunda görüş birliğine varılırken, 'tahsis edilecek uçak üzerine Barcelona takımının logosunun konulması ve uçağa Barcelona isminin verilmesi' gibi teklifler de değerlendirildi. 3 yıllık süreyi kapsaması beklenen sponsorluk anlaşmasının üç hafta içinde imzalanacağı ifade edildi. Barcelona'nın, ikisi Katalan (La Caixa Bankası ve Estrella Damm-Bira markası), ikisi de ülke dışından (Nike ve Audi) olmak üzere 4 resmi ana sponsoru bulunuyor. Anlaşma sağlanması halinde THY, Barcelona'nın 5. ana sponsoru olacak.

10 Aralık 2009

Més que un club




Barcelona'nın "Bir kulüpten daha fazla" sloganı bazen Real Madrid'e karşı atılmış bir taş gibi de dursa bir çoğumuzun bildiği gibi buram buram siyaset kokan bir slogandır. Katalunya'nın bağımsızlığı içinde her yol kullanılır ve FC Barcelona'da bunların en etkililerinden biridir. Bir nevi ülkenin milli takımıdır ve onları gerek İspanya'da gerekse de yurtdışında temsil eder. 

Barcelona maçlarından sonra hep aynı şey kafama takılırdı. Neden Guardiola basın toplantılarını Katalanca yapar? Tabii ki, kendi dili Katalanca olduğu içindir fakat bunu yurt dışı maçlar için düşünmemiştim. Dün Ukranya'daki maçtan sonra gazeteciler bu konudaki sıkıntıyı dile getiriyorlar. UEFA, Katalanca çevirmen konusunda yardımcı olmadığından bir çok kimse İspanyolca bildiği halde Katalanca bilmediğinden zorluk çekiyor. Dediğimiz gibi FC Barcelona hakkında herşey siyasettir ve bayrağı temsildir. Cevap Pep'ten geliyor. 

"somos un país con una lengua propia y cuando salimos, los que la hablamos, la usamos"
Kendi dili olan bir ülkeyiz ve dışarı çıkınca da bu dili konuşuyoruz, bu dili kullanıyoruz.

Tabii ki; bu açıklamanın üzerine yapılan yorumlar var. Onu haklı bulanlarda, haksız bulanlarda fakat Diyarbakırspor teknik direktörü Kürtçe basın açıklaması yapsa, onlara karşı alınacak tavrı düşünmek bile istemiyorum. 

9 Aralık 2009

Beşiktaş:1 - CSKA Moskova:2 (B Planı)


Beşiktaş çok iyi mücadele etti ve istediği pozisyonlara girdi fakat girdiği pozisyonlarda başarılı olamayınca ve ilk yarıda yediği gol ile planı da bozulunca biraz oyunun hakimiyetini CSKA'ya kaptırdı. İkinci yarının başında bir kez daha gördük ki; Beşiktaş'ın B planı yok. Tek plan; defansı sağlam tutup rakip takıma fazla gol pozisyonu vermeden, ileride top çevirerek gol pozisyonuna girmek. Teknik direktör böyle bir oyun oynatmak istiyorsa, o zaman çok fazla eleştirmemek gerekir. Yalnız, bu oyunu bile oynayamıyoruz. Orta sahada bir 10 numaramız olmadığından, karşı defansın oturduğu hiçbir pozisyonda rakibi çözemiyoruz. Beşiktaş, top hakimiyetini elinde tutmaktan başka bir şey kazanmıyor. 


Ve karşı takım gol bulunca, zaten gol atmakta güçlük çeken Beşiktaş, rakibin kapanması ile daha da zor pozisyona giriyor. Bu nokta da kesinlikle bir B planı gereklidir. Mustafa Denizli'nin de ikinci yarıya (en az 3 gol bulmamız gerekirken) hiçbir değişiklik yapmadan başlaması gösteriyor ki; Beşiktaş oynadığı futboldan başka bir şey oynayamayacak. 

Sonuç olarak, bu planımız, Süper Lig'deki bir çok takıma karşı işleyecektir fakat bir B planı bulmazsak, ne gol yediğimiz maçı çevirebiliriz ne de kendi gücümüz ya da bizden daha güçlü takımlara karşı üstünlük sağlayabiliriz. 

8 Aralık 2009

FIFA World Player - Lionel Messi


 
Bu sene ilk defa bir Arjantin'li bu ödülü almaya hak kazanacak gibi gözüküyor. Bu da bu ödülü 9 kez kazanan Brezilyalılara  karşı bir nebze onur golü olur. Bu seneki ödül törenindeki Barcelona (Messi, Xavi, Iniesta) Real Madrid (Ronaldo, Kaka) rekabeti, 1991 yılından beri verilen ödüllerde gözüküyor. Barcelona 6 kere ile en fazla kazanan takımken, Real Madrid 4 kere kazanarak ikinci durumda bulunuyor. Real Madrid'in bu oyuncuları satın alarak kadrosuna katması yanında, Barcelona'nın La Masia'da yetiştirmesi de iki taraf arasındaki kavgayı alevlendiriyor. 


Tabii ki, Messi geçen sene sergilediği oyun ile bu ödülü en çok hak edenlerdendir. Fakat sponsorların  ve endüstriyel futbolun bu denli etkili olmadığı bir futbol dünyasında yaşasaydık eminim ki, bu sene Xavi'nin bu ödülü almasına hiç şaşırmazdık. Umarım Xavi ve Iniesta gibi oyuncularda ileri ki yıllarda bu spora kattıklarının karşılığını alırlar. 




Geçen senelerde kazananlar


FIFA World Player GALA 2008

  • 1. CRISTIANO RONALDO (POR)
  • 2. Lionel MESSI (ARG)
  • 3. Fernando TORRES (SPA)


FIFA World Player GALA 2007

  • 1. KAKA (BRA)
  • 2. Lionel MESSI (ARG)
  • 3. CRISTIANO RONALDO (POR)

FIFA World Player GALA 2006

  • 1. Fabio CANNAVARO (ITA)
  • 2. Zinedine ZIDANE (FRA)
  • 3. RONALDINHO (BRA)

FIFA World Player GALA 2005

  • 1. RONALDINHO (BRA)
  • 2. Frank LAMPARD (ENG)
  • 3. Samuel ETOO (CMR)

FIFA World Player GALA 2004

  • 1. RONALDINHO (BRA)
  • 2. Thierry HENRY (FRA)
  • 3. Andriy SHEVCHENKO (UKR)

FIFA World Player GALA 2003

  • 1. Zinedine ZIDANE (FRA)
  • 2. Thierry HENRY (FRA)
  • 3. RONALDO (BRA)

FIFA World Player GALA 2002

  • 1. RONALDO (BRA)
  • 2. Oliver KAHN (GER)
  • 3. Zinedine ZIDANE (FRA)

FIFA World Player GALA 2001

  • 1. LUIS FIGO (POR)
  • 2. David BECKHAM (ENG)
  • 3. RAUL (ESP)

FIFA World Player GALA 2000

  • 1. Zinedine ZIDANE (FRA)
  • 2. LUIS FIGO (POR)
  • 3. RIVALDO (BRA)

FIFA World Player GALA 1999

  • 1. RIVALDO (BRA)
  • 2. David BECKHAM (ENG)
  • 3. Gabriel BATISTUTA (ARG)

FIFA World Player GALA 1998

  • 1. Zinedine ZIDANE (FRA)
  • 2. RONALDO (BRA)
  • 3. Davor SUKER (CRO)

FIFA World Player GALA 1997

  • 1. RONALDO (BRA)
  • 2. ROBERTO CARLOS (BRA)
  • 3. Dennis BERGKAMP (NED)
  • 3. Zinedine ZIDANE (FRA)

FIFA World Player GALA 1996

  • 1. RONALDO (BRA)
  • 2. George WEAH (LBR)
  • 3. Alan SHEARER (ENG)

FIFA World Player GALA 1995

  • 1. George WEAH (LBR)
  • 2. Paolo MALDINI (ITA)
  • 3. Juergen KLINSMANN (GER)

FIFA World Player GALA 1994

  • 1. ROMARIO (BRA)
  • 2. Hristo STOICHKOV (BUL)
  • 3. Roberto BAGGIO (ITA)

FIFA World Player GALA 1993

  • 1. Roberto BAGGIO (ITA)
  • 2. ROMARIO (BRA)
  • 3. Dennis BERGKAMP (NED)

FIFA World Player GALA 1992

  • 1. Marco VAN BASTEN (NED)
  • 2. Hristo STOICHKOV (BUL)
  • 3. Thomas HAESSLER (GER)

FIFA World Player GALA 1991

  • 1. Lothar MATTHAEUS (GER)
  • 2. Jean-Pierre PAPIN (FRA)
  • 3. Gary LINEKER (ENG)


Not: Brezilya'lı Ronaldo 20 yaşında alarak en genç, Cannavaro'da 33 yaşında alarak bu ödülü alan en yaşlı oyuncu oldu.

6 Aralık 2009

Cristiano Ronaldo ile 7 Dakika




82 dk.: Ronaldo penaltıyı kaçırıyor.
83 dk.: Benzama kaleciden dönen topu tamamlıyor. Ronaldo vurduğunda ceza sahasının 4 metre içindeydi!!!
84 dk.: Ronaldo takımını 4-2 öne geçiriyor.
85 dk.: Ronaldo golden sonra formasını çıkarttıp sevindiği için sarı kart görüyor.
89 dk.: İkili mücadelede rakibinin yakın markajından bunalan Ronaldo, top ayağından çıktıktan sonra yaptığı faul ile ikinci sarı karttan kırmızı kart görüyor. Haftaya Valencia karşısında takımda yerini alamayacak. 


Bu arada bu kadar kası elaleme göstereceğim diye de sarı kart yenmez ki!





5 Aralık 2009

Beşiktaş:0 - Diyarbakırspor:0 (Seri Sonu)


8 Kişi ile defans yapan bir takıma karşı tabii ki pozisyon bulmak kolay değil ama maçtan önce sadece 3 pozisyon bulacağımızı ve bunların altı pastan kaleci ile karşı karşıya olacağı söylenseydi herkes seve seve kabul ederdi. 

Altı pastan kaçan goller çok pahalıya mal olduğu bir gerçek. Yalnız Beşiktaş'ın kaybettiği iki puanı sadece şans faktörüne bağlamakta bir hata olur. Biliyoruz ki; ilk yarıda bulacağımız bir gol bu maçın çok farklı bitmesine neden olacaktı. Tabii ki bu da, Yusuf ile başlamanın hata olduğu ya da Tabata'nın her topu ayağında gereğinden fazla tutmasını stadyumdaki herkes gibi Mustafa Denizli'nin de seyretmesi gerçeğini geri plana atmamalı. 

Bu maçta ihtiyacığımız olan forvet oyuncularıydı ve özellikle de formda olanlar. Nobre gerçekten çok çalıştı ama orta sahadaki açığı kapatmak için forvet olarak hiçbir şey yapamadı. Bobo kesinlikle ilk 11 başlamalıydı. Nihat şanssız da olsa hala üzerinde gol atamama baskısını yaşıyor bu da her pozisyonu sağlıklı değerlendirememesine neden oluyor. Pas vermesi gerekirken şut çekiyor şut çekmesi gereken yerde etrafında biri va mı diye bakışıyor. 

CSKA da defansif bir oyun oynayacağından bu maçtan gerekli dersleri çıkartmamız gerekiyor. Lig uzun bu kayıp telafi olabilir ama Avrupa Ligi için tek bir şansımız var.

4 Aralık 2009

Tribün Temizlemek - 4 (CSKA Moskova Maçı Biletleri)

Daha önce Fenerbahçe maçının bilet fiyatlarının yüksek olmasının şüphe çektiğini yazmıştık. Şimdi CSKA maçının bilet fiyatları açıklanınca iyice kafalarımız karıştı. CSKA maçı, hem bir Şampiyonlar Ligi maçı hem de yılın telafisi olmayan maçlarından biri olmasından dolayı kesinlikle Fenerbahçe maçından daha büyük bir öneme sahiptir. Bu noktada Beşiktaş kulübünün bilet fiyatlarını neye göre belirlediği çok merak uyandırıyor. Eğer Kulüp, maçın oynandığı kupaya ya da önemine göre belirliyorsa kesinlikle ortada bir tezatlık var.

İster istemez aklımıza şu soru geliyor; acaba bilet fiyatlarındaki düşüşün, taraftarların Fenerbahçe maçı öncesi en yüksek seviyeye ulaştığı protestolarının şu anda epey azalmış olması ile ilgisi olabilir mi?

Artık stadın dolmasını istemeyen kişiler kalmadı galiba!


3 Aralık 2009

Real Madrid - CR9'un parasını nasıl çıkartacak?


Görünen o ki forma satışları yeterli değil. Real Madrid ek gelir kaynakları yaratmak için yeni iç çamaşırları piyasaya sürdü. Buradan diğer ürünlere de buradan bakabilirsiniz.

el Clásico Hikayeleri - 9



Ve günlerdir beklenen an geldi. Takımlar sahaya çıkarken, benim olduğum tarafta Barcelona'nın 110. yılını kutlaması anısına süper bir mozaik yapılıyor. Aynı zamanda kale arkasında tek susmadan bağıran grup güzel bir bayrak açıyor.

el Clásico Hikayeleri - 8



Barcelona taraftarları maç öncesi bol bol meşale yakarak ve etrafa kız kaçıran atarak, takımları lehine destekte bulunuyor.

27 Kasım 2009

el Clásico Hikayeleri - 6

Perşembe günü biletlerin hepsi sadece, kombinesi olmayan kulüp üyelerine satıldığından dolayı bilet satın almak için hiçbir şans bulamadım. Bugun (Cuma) artık herkes bilet alabiliyor ama dün satışa çıkanların hepsi tükendiğinden dolayı maça gidemeyecek birinin biletini satışa koymasını bekliyoruz. Bu uygulama çok güzel fakat bilet arıyorsanız, her an bir kişi koltuğunu satışa koyabileceğinden dolayı bütün gününüzü buna vermenize neden oluyor. İnternetten, telefondan veya ATM'lerden bilet alabililirsiniz fakat sabah saatlerinde hepsi kilitlendi. Artık telefondan satış yapılmayacağını söylüyorlar ve internete yöneltiyorlar. O yüzden tek şans internetten o anda geri verilen bir bileti yakalamak.

Bir çok internet sitesinde, forumlarda ve stadyumun önünde karaborsa satış yapılıyor fakat biletlerin fiyatları inanılmaz yüksek. Kale arkası 650, maraton ise 1000 eurodan gidiyor. Bu arada maç biletleri 75 eurodan basliyor ve kale arkasi güzel bir yer 108 euro iken maratonda 150 euroya yer var, tabii ki alabilirseniz. Bizim maçların kalitesi ve fiyatları ile karşılaştırırsanız gerçekten çok fazla değil. Bakalim bulabilecek miyiz ?

25 Kasım 2009

el Clásico Hikayeleri - 5

Artik sehirdeki herkesin dusundugu, Real Madrid maci. Genel gorusler Inter´in Barcelona ayarinda olmadigiydi ki haksiz da sayilmazlar. Maalesef dun Inter hic bir varlik gosteremedi. Bugun kulubu aradik ve yarin bir miktar biletin satisa cikacagini soylediler fakat bu biletleri sadece kulup uyesi kombinesi olmayanlar alacaklar o yuzden benim sansim az. Yarin erkenden gidip siradakilere bir tane de benim icin almalarini rica edecegim.

Aksi takdirde son sansim cuma gunu satisa cikacak biletler ki bunlar persembeden kalanlar (hic sanmiyorum) ve kombinesi olupta maca gelemeyeceginden biletlerini satisa cikaracak kisiler. Burada sansim olabilir fakat sabah cok erkenden siraya girmem gerekiyor. Umarim ortam bizim derbi maclarin biletleri gibi olmaz yoksa araya kaynayan da olur karaborsaci da :)

el Clásico Hikayeleri - 4

Lufthansa´yı kesinlikle herkese tavsiye ederim. Uçaklar tam zamanın da kalktı ve tam zamanında yere indi. Düşündüğüm gibi maçtan 3 saat önce Barcelona´daydım. Yeni terminal süper olmuş bu arada, eskisi artık Barcelona´ya yetmiyordu. Maça giderken yemek için, evde ekmek arası bir şeyler hazırladık.


Yollar tıka basa doluydu. Herkes köşebaşlarındaki barlarda içiyordu. Tabii ki bizim maçlardaki gibi tezahüratlar söylenmiyordu. Toplu halde ama yine küçük gruplar halinde bagiran gençler vardı. Camp Nou´ya geldigimde hala bir kac bilet vardi diye sasirken o anda tekrar kirmizi yazilar yanmaya basladi biletlerin bittigini gosteren.


Maça belince, 100 bin kisi ile birlikte maci seyretmek gercekten ayri bir duygu. Evet Inonu´deki gibi bir tezahurat olmuyor ama ara sira, ozellik le Mourinho´ya karsi toplu yapilan tezahurat epey guclu oldu. 5 bin kadar italyan mactan once epey heyecanli idi fakat goller cok erken gelince ve takimlari hic varlik gostermeyince onlarda umitlerini erken kesti.


Stadyumun nasil 10 dk kala doldugunu ve 5 dk icinde bosaldigi anlatmak gercekten zor. Orada olup gormek gerekiyor.

el Clásico Hikayeleri - 3

Ucak biletini satin aldigimda tabii ki bilmiyordum bu hafta inter macinin Camp Nou´da olacagi. Uefa´nin sitesinde daha kuralari cekilmemis grup fiksturune baktim ve bu haftaya mac denk geldigini gorunce epey heyecanlanmistim. Tabii ki biraz stresste vardi. ÇArtik biletler alinmisti o yuzden olasi bir Besiktas´in Sampiyonlar Ligi macini kacirabilirdim. Isin kotu yani bu mac Besiktas Real Madrid ya da daha da kotusu Barcelona bile olabilirdi :)

Acikcasi gruplar belli olunca hemen aklima gelmedi. Sonra arkadasimin soylemesi ile fark ettim, Inter macinin Camp Nou´da oldugunu. Daha da guzeli Besiktas disarida Manchester United ile oynuyordu.

Ilk basta takimlara ve gruplara bakinca, herkes gibi bende Barcelona ve Inter´in bu maca kadar coktan gruplardan cikmayi garantilecegini ve bu macin biraz formalite olacagini dusunuyordum. Ust use yasanan beklenmedik puan kayiplari bu maci Barcelona´nin kader maci haline cevirdi. Artik kazanmaktan baska careleri yok.

23 Kasım 2009

el Clásico Hikayeleri - 2

Her şey Cristiano Ronaldo'nun sakatlanması ile başladı. Önce bir ay, sonra iki hafta daha ve şimdi el Clásico'yu da kaçırabilir diyorlar. Ardından H1N1 virüsünün Abidal ve Toure'de gözükmesi ve şimdi İbra ile Messi'nin sakatlıkları. Bir kaç ay önce bu futbolcular olmamasına rağmen el Clásico'yu seyretmek istermisin deseydiniz, tabii ki balıklama yine atlardım ama insanın içinde ister istemez bir burukluk oluyor. Messi Ve CR9'nun durumları pazara kadar belli olmayacak.

PS: Marquez'de H1N1 virüsünün olmadığı kesinleşti.

Ono Estadi - Real Mallorca



Mallorca'nın deplasman galibiyeti olmamasına rağmen, kendi stadında 6 maçta 6 galibiyet ile ilerlemesi, 23 bin kişilik Ono stadyumunun onlar için ne kadar büyük bir avantaj olduğunu gösteriyor. Deplasmandan alınacak puanlar, seneye Avrupa Ligi'ne kolaylıkla katılmalarını sağlayacaktır.

22 Kasım 2009

el Clásico hikayeleri - 1


 
Hep bir ağustos günü başlar benim el Clásico hayalim, Marca'da yeni sezonun fikstürünün yayımlanmasıyla. Nedir bu hayali gerçek yapacak kriterler derseniz;

1- Maçlardan Camp Nou'da olanı içindir hayalim. Bu benim yalnız Barcelona taraftarı olmamdan değil de her zaman biletleri halka satışa çıkmadan biten iki maçtan sadece Barcelona 'da  tanıdıklarımın olması ve onların benim için bilet bulma ümidim olmasındandır.
2- Ve bir tatile denk gelmelidir, haftasonu İspanya'ya maça gitme lüksüm olmadığından. Noel'de bir olasılıktır fakat el Clásico Noel haftası öncesine genellikle konmuyor.
3- Uygun fiyata uçak bileti. Lutfansa, Münih aktarmalı tavsiye ederim :)
4- vee Maç bileti bulabilmeliyim. 



Tahmin edebileceğiniz gibi bu 4 kriterin maç bileti harici hepsi gerçekleşti. Ne yazık ki, biletler satışa bile çıkmadan tükendi fakat benim hayatımda çok önemli olan bir kişinin kendi kombinesini bana verecek olmasından dolayı maça gidebileceğim.Heyecanımı anlatmak gerçekten zor. İlk gittiğim Beşiktaş - Rizespor maçı kadar heyecanlıyım ve sabırsızlıkla günlerin geçmesini bekliyorum.


Not: Evet, Barcelona - İnter maçına bilet satın alabildim :) 12 tane kalmıştı internette.



Not - 2: Bundan daha güzel bir futbol haftası olamaz:
             Cumartesi : Beşiktaş - Fenerbahçe
             Salı:            : Barcelona - İnter
             Pazar         : Barcelona - Real Madrid



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails