31 Mayıs 2011

Barcelona Temmuz Ve Ağustos Maç Programı

Amerikadaki arkadaşlara Copa America dolayısıyla ne yazık ki Messi'yi izleyemeyeceklerini hatırlatmak isterim. Messi'nin Süper Kupa'daki el clasicolara yetişmesi bile garanti değil derler ama bu kadar sponsor bu derece rekabet tatilsiz bile onu Barcelonaya getirir. Kupayı alırsa sonra kasıma kadar tekrar memleketine dönebilir.

13 Mayıs 2011

Nuri Şahin - Marca Röportajı (Eğer Real Madrid seni çağırırsa, gidersin)

Marca: Real Madrid’e transferin için seni tebrik ediyoruz.

Nuri Şahin: Teşekkürler. Benim için çok mutlu bir gün. Çok yğon geçen bir kaç günden sonra, şu an çok özel benim için. Real Madrid’e transfer olmak hergün olabilecek bir şey değil.

Marca: Real Madrid yönetiminin senle ilgilendiğini ilk ne zaman öğrendin?

Nuri: Menajerim benimle konuştu ve kulubüm Madrid’in benimle ilgilendiğini söylemeye başladı. İlk tepkim gülmek oldu sonra hayalini kurmaya başladım. Ne zaman olacak diye düşünmeye başladım, sonuna kadar gidebilecekmiyiz diye. Hiçbir zaman unutmayacağım özel ve stressli anlar oldu. Anlaşma yapıldığınında nasıl olduğumu tahmin edin. Kendi kendime “Madrid’in oyuncusuyum, Madrid’in oyuncusuyum” diyordum. Çok özel bir duyguydu.

Marca: Diğer tekliflerde vardı. Arsenali Manchester, Bayern… Neden Real Madrid?

Nuri: Kolay, çünkü o dünyanın en büyük kulubü. Basit, çok komplike olmayan bir seçim oldu. Eğer Real Madrid sizi çağırıyorsa, siz gidersiniz. Burada ne para ne de başka bir şeyin konusu olmaz. Sadece Real Madrid vardır.  Spor projesi ve tarihi olarak dünyanın en büyük kulubüdür.

Marca: O zaman Borussia’yı bırakmak çok zor olmadı, değil mi?

Nuri: Evet. Real Madrid’e hayır diyemezsiniz ama buradan ayrılak bana acı vermedi dersem de yalan söylemiş olurum. Borussia Dortmund bana herşeyi Verdi o yüzden basın toplantısı yaparak veda etmek istedim. Dortmund ve taraftarlarına saygı göstermek zorundayım. Burada 16 yaşında başladım ve onlara çok borcum var. Güle güle demek zor oldu ama beni anlamak zorundalar. Her zaman bu kulubün kalbimde yeri olacak ve kulüp üye kartımı her zaman koruyacağım.

Marca: Madrid’ten beklentilerin neler?

Nuri: Endişem benden bekletilerini tamamen karşılamak. Madrid’in dünyanın en büyük kulubü olduğunu biliyorum ve gittiğim yerdeki fikirleri de biliyorum. Herşeyimi vermek tek amacım ve ve futbolcu olarak kendimi geliştirmek. Hala kat edeceğim çok yol var çünkü çok gencim.

Marca: 22 yaşındasın. Madrid zorluğu için hazır olduğunu düşünüyormusun?

Nuri: Korkup korkmadığımı soruyorsan hayır korkmuyorum. Bu zorlukla yüzleşmeye hazırım. 16 Yaşımda Borussia formasını giydim ve 50.000 kişi önünde oynadım. Büyük bir baskıyı kaldırdım ve bu beni olgunlaştırdı. Real Madrid gibi bir kulübe zıplamaya hazırım. Bir hayali gerçekleştirdim ve şimdi zor olanı başlıyor. Madrid’te oynamak bir hayaldi ama hedefim değil. Hedefim başarılı olmak.

Marca: Kendinizi nasıl bir oyuncu olarak tanımlarsınız?

Nuri: Kendimden konuşmayı çok sevmiyorum onu diğer kişilere bırakıyorum. Şunu söyleyebilirim, kendimi takıma adayan bir oyuncuyum, çalışkan ve profesyonel. Benim artılarım ve eksilerim maçın büyük bir bölümünde görülecek. Madrid’e çok çalışmaya ve takıma yardımcı olmaya geldim.

Marca: Mou ile konuştunuz mu? Size ne dedi?

Nuri: Evet konuştuk. Benim için çok özel bir an olduğunu söylemek zorundayım. Şu anda onun altında çalışmak istemeyecek bir oyuncu olmadığını düşünüyorum ve bu benim için çok büyük bir ayrıcalık olacak. Çalıştırdığı bütün takımları daha iyi bir noktaya getirdi ve onunla çalışmak benim için bir onur olacak. Onun emirleri altında çalışmayı dört gözle bekliyorum.

Marca: Özil ile aranız nasıl?

Nuri: Çok iyi. Benim arkadaşım ve emimin adaptasyon sürecinde bana çok yararı olacak. Her iki üç günde bir konuşuyoruz çünkü çok yakın bir ilişkimiz var. Madrid’te yan yana oynamamızda bu şekilde olacak diye düşünüyorum. Çok güzel bir sezon geçirdi ve inşallah bende aynı şekilde kulübe giriş yaparım. Benden bir yaş büyük ve onun tecrübesinin bana yardımcı olacağından eminim.

Marca: Mesut yeni kulübü hakkında nasıl bilgi Verdi?

Nuri: Çok farklı ve olabildiğinden daha büyük bir kulüp olduğu. Orada top oynamaktan zevk aldığını ve futbolcu olarak kendini geliştirdiğini. Madrid’te futbol ve oyuncuların farklı bir boyutta kazanıyorlar ve bundan keyif alıyordu.

Marca: Seni tebrik etti mi?

Nuri: Tabii ki, çok mutluydu.

Marca: Madrid’I bir şehir olarak tanıyormusunuz?

Nuri: Çok canlı bir şehir. Dortmund’ta öyleydi. İnsanların cana yakın ve taraftarların sevecen olduğunu anladım. Ama önemli olan kulüp çünkü şehirde pek vakit geçirmiyorum. Dışarı çıkmam pek. Futbolu 24 saat yaşarım.

Marca: Bekarmısınız evlimisiniz?

Nuri: Evliyim. Çok düzenli ve sakin bir hayatım var.

Marca: Peki Cristiano Ronaldo, Casillas ve Xabi Alonso gibi yeni takım arkadaşların hakkında ne demek istersin?

Nuri: Dünyanın en iyi oyuncuları tabii ki. Real Madrid’in çok fantastic oyuncuları var ve onların yanında oynamak inanılmaz. Bunların hepsinin oluşturduğu bir rüya.

Marca: Önümezdeki günlerde Madrid’in bir maçına gidecekmisin?

Nuri: Bilmiyorum, kulüp ile konuşup hangi gün oraya gideceğimi göreceğiz. Bu anlamda hala bir şey planlamadık.

Marca: Bernabeu’ya çıktınız mı hiç?

Nuri: Evet. Türk milli takımı ile orada oynadım ve harikaydı. Çıkıp yukarı bakınca, Off! Her zaman orada oynamak istedim. Hayallerimden birini gerçekleştirdim. Maçı kaybettik ama çok özel anlar yaşadım. Çok tatlı bir duygu, çok büyük bir tarih ile.   

Marca: Şu anda çipi değiştiriyorsun. Şimdi en büyük rakibin Barcelona.

Nuri: Çok büyük bir ekip fakat bunu konuşmak için çok erken. Almanya’da şampiyona hala bitmedi.

Marca: Real Madrid’e dizinde bir sakatlıkla geliyorsun bu endişe edilebilecek bir şey mi?

Nuri: Hayır, çünkü sezon daha başlamadı bile. Sakatlığım çok iyi bir şekilde iyileşiyor ve endişe edecek bi durum yok. En kısa sürede iyileşmesi için çok sıkı çalışıyorum. Herkes sakin olsun. Real Madrid’te oynama konusunda hiçbir problemim olmayacak. Çok ciddi bir sakatlık değil.

Marca: Dört dil konuştuğunuz doğru mu?

Nuri: Evet doğru. Türkçe, Almanca, İngilizce ve Flemenkçe.

Marca: İyi bir öğrencimiydiniz yoksa dillerle aranız iyi mi?

Nuri: İkiside biraz. Dilleri kolayca uygulayabiliyorum. Bence o dilin bulunduğu yerleri ve onun geleneklerini bilmek çok önemli. İspanyolca’yıda hızla öğreneceğim.

Marca: Borussia’da 8 numarayı giyiyordunuz ki bu Madrid’te Kaka’nın numarası. Onu isteyecekmisin?

Nuri: Hayır, lütfen. Bana hangisini verirlerse benim için aynı. Bunları çok takan bir oyuncu değilim. Hafta boyunca çok sıkı çalışırım ve maç günleri çıkar oynarım. Ben oyun hakkında endişelenirim aksesuarla benimle pek gitmez.

KİŞİSEL TEST

Araba: Audi S5. Şu anda sahip olduğum ve bugüne kadar sahip olduğum en iyisi.
Renk: Beyaz
Şehir: İstanbul
Tatile gitmek için bir yer: Antalya
Stadyum: Bernabeu ve Dortmund’unki.
Film. Denzel Washington’un olduğu her film. En iyi actor.
Kitap: Simyacı
Müzik: R&B ve her tir Türk müziği.
Hobi. Ailemle zaman geçirmek ve Play Station oynamak.
Hayal: Real Madrid’I gerçekleştirdim o yüzden Şampiyonlar Liği’ni kazamak.
Dilek: Bütün ailem için sağlık.
Zevk aldığınız bir şey: Yemek yemek ve uyumak.
Korktuğunuz bir şey. Yalan
Cep telefonunun melodisi: Şampiyonlar Ligi’ni marşı.
Bir kadın ismi: Eşimin adı Tuğba.

12 Mayıs 2011

Més que un (Türkiye Kupası)


Türkiye Kupası'nı küçük görmüyorum fakat dün yenilsekte Avrupa'ya gitseydik kaybedilebilecek Kupa için üzülmezdim. Sonuçta bütün turnuva boyunca çok güzel maçlar çıkaran Belediye'de bu kupayı haketmişti ve Türkiye Kupası'nı ilk defa kazanmıyorsan ya da Real Madrid başkanı Florentino Perez'in söylediği gibi uzun yıllar kazanamayıp bir takıntı haline gelmediyse çok çok özel değil ülkemizde. Dün Beşiktaş taraftarının bir çoğu bile kaç kere kazandığını bilmiyordu. 

Maça gelince dünkü maç Beşiktaş için sadece 90 (120) dakikalık bir kupa finali değildi. Bu maç Beşiktaş'ın önümüzdeki 1000 gününü ilgilendiren bir maçtı. Olası bir Avrupa vedası, son bir yılda yaratılmaya çalışan markayı silip süpürecekti. Ne markası diye sitem etmemek gerekir. Bu sene başarılı olamadık ama her zaman başarı adımınızı attığınız ilk anda gelmez. 

Dünkü maçın ilk 90 dakikasına baktığımızda ne yazık ki futbolcular bu kader maçının önemini iyi anlamamışlar ya da birileri onların kafasına sokamamış. Son yıllarda bize karşı bir üstünlük kuran ve bu sene onlara karşı oynadığımız iki maçı da kaybettiğimiz İstanbul Büyükşehir Belediye'yi ya hafife almışlar ya da konsantre olamamışlar. Herkesin canla başla mücadele etmesi gerekirken, Fernandes hariç kimse varlık gösteremedi. Her ne kadar uzatmalarda bir çabalasalarda maçın bir nevi Rus ruleti olan penaltılara gitmesini engelleyemediler. 

Dünkü maçtaki Fernandes'i gerçekten ayrı bir yere koymak lazım. Galatasaray maçında canlı izlediğim ve yerinde ben olsam daha iyi oynarım dediğim adam herşeyini ortaya koydu ve kupayı kazanmamızı sağladı. Eğer bu performanısını sene boyunca bir çok maça yayabilecekse gerçekten hemen bugün onunla imza atmamız gerekir. Bunu bir maç için söylemek doğru olmayabilir gibi gelse de kiralık olarak takıma gelmek ve seni getiren kişinin gitmesi geleceğini bilmemek gerçekten zor olsa gerek.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails