25 Ağustos 2011

Şeriatın Kestiği Parmak Acıdı!


Dün akşam Teke Tek programında Mehmet Ali Aydınlar'ın samimi cevapları yaşanan süreçi bütün şeffaflığıyla ortaya çıkardı. Her ne kadar Fenerbahçeli arkadaşlar üzgünde olsa anlaşılan o ki görünen köyün klavuzu Fenerbahçe yöneticilerine 3-4 haftadır defalarca gösterilmiş ve durum hakkında neler yapabiliecekleri konusunda onlara tavsiyeler verilmiş.

Fenerbahçe hakkında savcılığın ispatlayabilecek düzeyde 1-2 maçı elinde bulundurması ve geri kalan 17 maçta şüphe görmesi Türkiye Futbol Federasyonu için yeterli olmasa da UEFA nezdinde epey yeterli görüldü. Bunda çok fazla şaşılacak bir durum olmaması gerekir. Bu noktaya gelen vakalarda, artık kanıtlar ve savunmalar geri plana atılıp lobi faaliyetleri ön plana çıkar. 

Aydınlar'ın da açıkça söylediği gibi Yunanistan ve diğer küçük liglerde yaşananlar karşısında UEFA'nın gösterdiği sert tutumun 31 kişinin tutuklandığı Türkiye'de gösterememesi Türkiye karşıtları içinde güzel bir sebeb olup lobiye hız vermişlerdi. Tabii ki bu karar 1 günde ya da 1,5 saatte alınmamıştır.

Burada TFF'yi yeteri kadar eleştirdik. Bir eleştiri de Fenerbahçe Yönetimine yapmamız gerekiyor. Bu süreçte gereğinden fazla sizinle içiçe olan Aydınlar'ı bir kalemde silip atmanız o 104 yıllık çınara yakışmadı. Acıbadem ile olan sponsorluğunuzu kaldırmanız da sportif değil. Demek ki Aydınlar Galatasaray'ın bir şubesinin sponsoru olsa direk gidip burayı yağmalayın mesajları mı vereceksiniz? Düne kadar dava arkadaşı olan kişi bir günde hain yapılmaz.

Bir diğer eleştiride bu filmin senaryosunu yazanlara. Mahmut Özgüner'i çekip Fenerliye Fenerbahçe'yi düşürme fikri çok dahice gelebilir kapalı kapılar ardından ama bu işin sadece Türkiye bacağı olmadığını akıl edemezsen, Federasyon başkanı için bir Fenerliden daha fazlası gerektiğini anlaman gerekir. Futbolu, Kurallarını, UEFA'yı, lobi yapmayı bilen biri olmazsa Fenerbahçe'yi düşürsen bile bu süreci yönetemezsin ki yönetemediler.

Hep bu durumda sen olsan ne yapardın diye sormak gelir insanın içinden. Ben Mehmet Ali Aydınlar yerinde olsam, UEFA'nın "Sıfır Tolerans" modelini Türkiye'de işletip adı karışanlara küme düşme ve puan silme cezalarını direk verirdim ama bunu vermeden önce her seferinde bir Ankara seferi düzenleyip Başbakan ile görüşürdüm ki siyaseti de arkama alıp bütün kulüplerin üzerine korku salardım. O zaman bakalım kendi interner sitelerinde mesaj yollayabiliyorlarmıydı her toplantıdan sonra.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails