24 Şubat 2011

Simon Kuper'in Jorge Valdano Röportajı -1


Simon Kuper gibi bir üstat Real Madrid'in parçası olmuş Jorge Valdano ile röportaj yapınca çevirme isteği duydum. Röportaj aslında 21 Ocak'ta Financial Times'ta yayınlandı ama maalesef unutup gittim. Yine uzunluğu nedeni ile 3 kerede post edeceğim. 

“Alfredo di Stéfano’nun Real’in içine işlediğini söyleyebilirsiniz” diyor Valdano. 1956’dan 1960’a kadar ilk 5 Avrupa Kupası’nı kazanan büyük Real’in kilidiydi. Bir yenilgiden sonra, en iyisi onun gözlerine bakmamaktı. Çünkü gözlerinden ateş çıkardı. İşler kötü gittiğinde güzelliği unutur sadece sonuca koşardı. Bu kulüpte olan her şey ondan esinlenmiştir. Bu yenilgi ile arası çok kötü olan bir kulüptür.

Valdano Real’in futbol direktörü, eski bir futbolcusu ve teknik direktörü olarak konuşuyor ama aynı zamanda çok yetenekli bir yazar. Neredeyse kimse onun kadar iyi futbol konuşamaz. Ona bir soru sorun, bir an zamanı durdurur kendi kusursuzluğunda (Arjantin aksanlı İspanyolcası ile) tam olarak cevap veremde önce.

Valdano 1955 yılında zengin Arjantin pampaları ile dolu küçük bir kasabada doğdu. Uzun ve güçlü olarak büyüdü ve her şeyde iyi olan biri olarak büyüdü. Diğer erkeklerin olmak isteyeceği bir erkek. Jorge Luis Borges’I bir çırpıda okudu, genel bir hukuk eğitimi aldı, konuşması gibi zarif giyinirdi, ve gol atan bir forvet oyuncusu oldu ve 1975’te oynamak için İspanya’nın küçük Deportivo Alves takımına gitti. O yıl Franco öldü ve Valdano kendini genç, sol görüşlü entelektüel biri olarak özgür bir ülkede buldu. Aynı zamanda genç, sol görüşlü entelektüel Arjantinliler askeri helikopterler ile River Plate'e atılırken. Bu onun futbol hakkındaki görüşünü değiştirdi.

César Luis Menotti’e hayrandı. 1978 yılında Arjantin’e ilk Dünya Kupası’nı getiren koç. Menotti “solun futbolu”’na inanıyordu. Çalışan kesim insanların doğal yeteneklerini sergilediği yaratıcı bir oyun.  Karşı olarak “sağın futbolu” bazı belirli Arjantin kulüpleri tarafından eşkıyaca oynanan oyundu. Bu takımların oyuncuları eğer ısırma ve tükürmede sonuç alamazlarsa, rakiplerinin kişisel problemlerini konuşarak onları açmaya çalışanlardı. Valdano, zarif ve komik biri olarak bunu sadece kısmen yapmıştır. Onun kitapları Menottista futbolu açıklar.

Valdano’nun oyunculuk kariyerinin zirvesi 1986 Arjantin ile Dünya Kupası’nı kazanmasıdır. Final maçında gol attı ve heyecanlıca takım arkadaşı Diego Maradona’yı yakından izleme fırsatı buldu.. Hatta, Maradona futbol tarihinin en güzel gollerinden birini atmak için İngiltere savunmasına doğru topla birlikte koşarken, Valdano onun yanında pas alma umuduyla koşuyordu. Daha sonra soyunma odasında onu kızdırmış; “Neden bana pas vermedin?” Maradona; “Hep seni izledim, sana pas vermek istiyordum ama İngilizler araya giriyordu ve aniden hepsini geçtim ve gol attım” Valdano hayran kalarak, BU GOLÜ atarken aynı zamanda beni de mi izliyordu? Yaşlı adam beni aşağılıyorsun. Bu mümkün değil.

Valdano’nun Maradona ile olan ilişkisi diğer futbol ilişkileri gibi okur yazar, eğitimli, uzaylıların içine insan inmiş gibiydi. Diğer futbolcular onun çok konuşmasını ile dalga geçmek için onu “El Filósofo”, Filozof diye çağırıyorlardı. Valdano, bu yazarlığa özgü yeteneklerini hiç saklamıyor; “Eminim, Maradona’nın golünü ondan çok daha iyi anlatabilirim ama asla o golü atamam”

Çok uzun olduğu için yine parçalara böleceğim, devamında Real Madrid, Cristiano Ronaldo ve Mourinho ile olan ilişkisi üzerine de konuşuyorlar.   

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails