23 Haziran 2011

Akşam Güneşi Yüzüne Vururken Maç Seyretmek…


En çok bunu özledim, maçlar şifreli kanallardan yayınlanmaya başladıktan sonra. Bu haftaki yazısında Ercan Taner, hem maç saatleri hem de sezon takvimi konusunda çok haklı eleştirilerde bulunuyor. Maçlar artık Cuma ve Pazartesi dahil olmak üzere akşam geç saatlerde oynanıyor ve çalışanlar için maçlara gidip gelmek tam bir eziyet oluyor. Ayrıca sezon ortasında verilen arada o kadar uzun ki, tatil sonrası boşluğa düşen çalışanlar gibi şubatta maçlar başladığında puan durumunu unutmuş oluyoruz neredeyse. Bir kaç hafta geçtikten sonra o heyecanı tekrar yakalayabiliyoruz.

Bence futbol federasyonu nasıl her takıma belli sayıda Cuma ve Pazartesi maçı ayarlamaya çalışıyorsa, her takımın en az 5 tane iç saha maçını öğleden sonraya koyabilir. Düşünsenize, öğlen evden çıkıyorsunuz maça git gel akşam olmadan evdesin ve ailenle, çocuklarınla akşam yemeğini yiyiyorsun veya gezmeye gidiyorsun. Şu anki vaziyette eş dost ile bile görüşmekte zorlanıyorsun. Haftasonu zaten iki gun var, pazarları pek kimse program yapmak istemiyor ertesi gun mesai olduğundan, ee bir de Beşiktaş’ın maçı Cumartesi ise… o zaman arkadaşlara biz sizinle 2-3 hafta sonra görüşelim diyorsun.

Avrupa’nın önde gelen ligleri saatleri aralarında güzelce paylaştığından (Cumartesi Premier League ve Bundesliga, Pazar Seria A ve La Liga) bunu yapmak kolay değil gibi gözükse de bizim ligin İspanya haric hicbir yerde gosterilmedigini göz önüne alırsak Cumartesilere büyüklerin maçlarını koyabiliriz.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sonbahar-kışın yağışsız, soğuk, kapalı bir havada saat 2'de :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails